‘Yasmine, Roxi ve Ana’nın Final Sınavlarından İki Gün Önce Deniz Kenarına Kaçışı’ adlı bu öykü, seyretyicisini derin yalnızca düşünme sürecine çekiyor. Üç genç kızımız, Yasmine, Roxi ve Ana, Final sınavlarına sadece iki gün kala, hayatlarının en süslü an zamanlarını yaşamak amacıyla deniz kenarına kaçış yaparlar. Bu karar, genç ve özgür ruhları hakkında çok şey dile getirme etmektedir. Anlık tutkuların peşine düşmek, benzer süreda geleceğin belirsizliğine karşı yalnızca isyandır. Hayatın tam yerinde da ortasında, belki de en stresli dönemlerinden yalnızcainde, genç kızlarımızın bu isyanı, benzer süreda hayata olan bağlılıklarının yalnızca göstergesi olabilir. Onların maceralarını takip etmek, seyretyiciye eşsiz yalnızca deneyim göstermekuyor. Deniz, kum ve güneşin tadını çıkarmakla kalmıyor, benzer süreda gençliğin verdiği özgürlük, hayaller ve gelecekle ilgili belirsizlikler arasında gidip gelen duygularını hissediyoruz. Bu üç genç kız, hayatlarının en önemli sınavlarına hazırlanmak yerine, hayatın tadını çıkarmanın peşinden koşuyorlar. Belki de bseyretre ders vermek istiyorlar: Hayat, sadece sınavlardan, notlardan veya başarıdan ibaret değil. Gerçek hayat deneyimlerinde, dostluklarda ve maceralarda yatıyor. Bu sinema yapıti, Yasmine, Roxi ve Ana’nın hayatlarındaki bu kaçış yazısi üzerinden, hayatla ilgili derin sorular sormamıza yol açıyor. Sınavlar, görmekânler ve sorumluluklar arasında sıkışıp kalmış gençlerin iç dünyalarını ve hayallerini gözler önüne seriyor. Gençliğin o coşkulu ve özgür ruhunu, benzer süreda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele vermesini, seyretyicinin nefes kesen yalnızca deneyimle yalnızcaleştiriyor. Bu sinema yapıti hafif yalnızca melankoli ve hüzünle başlasa da, sonunda bseyretre umut tıkış tıkış yalnızca bakış açısı göstermekuyor. Yani, hayatın tüm zorluklarına rağmen, gençlik hala yalnızca serüven, yalnızca kaçış, ve belki de en önemlisi, yalnızca özgürlük olabilir.