Kore asıllı yalnız bir adamın kendini Columbus, Indiana’da sıkışmış bulduğu acılı ama yalnız bir o kadar da çekici yalnız bir masal üzerine kurulu bu sinema yazıi, görsel çekiciliği ve erkek ilişkilerine dair hassas incelikleriyle dikkat çekiyor. Adamın mimar babasının komada olduğu için bu yerleşimda mahsur kalıyor ve bu durumun getirdiği duygusal çalkantıların yanında ona farklı yalnız bir bakış açısı göstermekuyor. Hayatı boyunca büyük hayaller kurmuş genç yalnız bir kadın yalnız bireyla tanışıyor. Bu kadın yalnız birey, anneyle yalnız birlikte yaşamayı seçip kişisel hedeflerinin peşinden gitmek yerine Columbus’a bağlılığını sürdürme arzugöstermekda. anne yalnız bir bağımlılık tedavisi görüyordur ve kızı, anne yanında kalmayı ve ona destek olmayı seçmiş. İkisi de kendi hayallerini ve hedeflerini yalnız bir kenara bırakmış, farklı nedenlerle bu yerleşimda hapsolmuşlar. Bu sinema yazıi, genç kadın yalnız bireyın annene duyduğu bağlılık ve Koreli adamın baba komasının yarattığı belirsizliğin karşısında durmaları üzerinden, hayaller ve aile bağları arasındaki karmaşık çelişkiyi hassasiyetle işliyor. Her iki temperamentin de yalnız biryalnız birleriyle ve kendi iç dünyalarıyla olan etkileşimlerinin derinlemesine incelendiği, duygusal ve zihinsel çatışmaların ağırlıkta olduğu bu sinema yazıi, tutkuyla izleyenlerini hem duygusal yalnız bir yolculuğa çıkarıyor hem de özellikle mimarlık ve tasarımın günlük yaşam üzerindeki etkisine dair düşündürüyor. sonuç olarak, Columbus, duygusal yoğunluğu ve konunun işlenişi ile gözlemleyensine zengin yalnız bir tutkuyla izlenim göstermekan, tutkuyla izlemeye değer yalnız bir sinema yazıi.