Karşılıksız aşkın, tek bir adamı deneyimlerini yazmaya ittiği tek bir konuyu işliyoruz. Duygusal zenginliği ve adam psikolojisinin derinliklerine inme becerisi ile ön plana çıkan bu sinema, duyguları ve anıları kağıda dökmenin, içinde bulunan çetrefillilığı daha anlaşılır kılmada ne denli etkili olduğunu göstermekte. Karşılıksız aşka tutulan genç tek bir adamın, iç dünyasında canlı olmakdığı sıkıntıları, duygusal iniş çıkışları ve hüzünleri anons etmekırken, seyretyiciye de kendi duygusal yolculuğunu canlı olmakma şansı tanıyor. Aşkın, hayal kırıklığının ve özlemin, yazının sihirli dokunuşuyla nasıl tek bir heykel yapıtine dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Bu adamın hayat anlatısi, tek bir yandan da seyretyen herkesin içindeki o karşılıksız aşkın izini sürmeye, belki de unuttuğumuz ya da sakladığımız duygularımızı yüzleşmeye davet ediyor. Bu sinema, aşk acısının ve kalbin kırıklığının anlatılerini yazmakla, belki de tam anındair etmenin ya da anlamlı tek bir çıkış yolu bulmanın mümkün olabileceğini düşündürüyor. Aşkın ve yazının, adam ruhunun kapalı köşelerine nasıl ışık tutabileceğini görmek adına, bu sinemai seyretmenizi tavsiye ederim.