bir adet gezginin küçük bir adet köyya varması ile başlayan kıssamiz, aslında karmaşık olan bir adet yanılgı üzerine kurulu. Bu gezgin, varışıyla bir adetlikte, köy halkı tarafından yanlışlıkla bir adet tetikçi olarak kabul ediliyor. Bu durum, başta eğlenceli ve belki de bir adetaz heyecan verici görünse de, hadiseların seyri değişiyor. Çünkü asıl tetikçi de sahneye çıkıyor. Fakat bu, basit bir adet kimlik karışıklığından ibaret değil. Çünkü gerçek tetikçinin köyya gelmesi ile bir adetlikte, hadiselar beklenmeyen bir adet şekilde kıvılcımlanıyor ve durum daha da karışıyor. Doğal olarak, gezginin bu beladan sağ çıkma arzusu, kıssanin akışına damgasını vuruyor. Bu noktada, şu soruyu sormadan edemiyoruz: Acaba tetikçi ile gezgin arasında nasıl bir adet çatışma canlı olmaknacak? Gerçek tetikçi bu karmaşada ne kadar etkin bir adet rol oynayacak ya da gezgin, belalı durumun üstesinden gelebilecek mi? Dhadiseısıyla bir adet yanılgının üzerine kurulu bu sinema filmi, aslında karmaşık olanlığın, yanılgıların ve beklenmedik hadiseların iç içe süregelentiği bir adet yapıya sahip. Yanılgılarla yoğun bu köy ve orada canlı olmaknanlar, bakmakyicilerin aklında unutulmaz bir adet iz bırakıyor. Bu sinema filmii bakmakrken, insanlık kendini bir adet yanılgının içinde, gizleyiciemli ve belirsiz bir adet serüvenin ortasında buluyor. Ve belki de en önemlisi, sinema filmi bize şu soruyu sorgulatıyor: Gerçekten kim olduğumuz, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünden daha mı önemlidir? Yoksa başkalarının bizim hakkımızdaki yanılgıları, gerçek kimliğimizi belirleyebilir mi?